Menü Kapat

Necmettin Evci – Felsefe ve Sanatın Ortak Noktası Hakikati Aramaktır

TYB Ankara Şubesi’nin düzenlediği konferansta konuşan yazar Necmettin Evci, “Felsefeye ilgisiz hayat sığ, derinliksizdir, sanata ilgisiz hayat yavan ve kurudur. İnsan varlığı sanat ve felsefe uğraşlarıyla zenginleşir, güzelleşir.” tespitinde bulundu.

Eğitim Bir Sen Genel Başkan Danışmanı ve yazar Necmettin Evci, Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi’nin fikir, sanat, edebiyat ve felsefe tartışmaları programına katıldı. Evci, programda “Felsefenin Sanatı Sanatın Felsefesi” konulu konferans verdi.

Sanat mutlak güzeli aramak

14 Mayıs 2022 tarihinde saat 15.00’de yüz yüze gerçekleştirilen programın açış konuşmasını TYB Ankara Şubesi Başkanı Mehmet Sait Uluçay yaptı, Uluçay, felsefe ile sanat arasında derin bir ilişki bulunduğunu belirterek, “Felsefe ile sanatın iç içe girmesi, aynı yöneliş içinde bulunması, sanatı felsefe açısından incelemekle sanat felsefesini doğurmuştur. Felsefi düşünce derin ve eleştirel bir tavra dayanır. Yaşanan sorunları, yozlaşan değerleri kendi kuramsal bakış açısı temelinde ifade eder. Sanat ise, mutlak güzeli arama ve bulma çabasıdır.” dedi.

İnsanı ve doğayı anlamak

Felsefe ile sanatın amaç ve yönelişleri bakımından bir takım benzerlikleri olduğunu ifade eden yazar Uluçay, “Her ikisi de değer ve kavramları yüceltmeye çalışır. Felsefe ve sanat evreni, insanı ve hayatı konu edinir. Hakikat ve hikmeti arama çabası, hem sanatın hem de felsefenin ilgilediği önemli bir alandır. Gerek felsefe gerekse sanat eleştirel zekâya ihtiyaç duyar. Her ikisi de doğayı ve insanı konu edinir. İnsanı, doğayı ve evreni anlamaya, tanımaya ve yorumlamaya çalışır.” şeklinde konuştu.

Felsefe, akıl yürütme; sanat, sezgi, duygu ve hayal gücü

Sanat ve felsefe arasında bir takım farklılıklarda bulunduğunu dikkat çeken TYB Ankara Şube Başkanı Uluçay, “Felsefe ile sanat arasındaki temel fark, biri akıl yürütme gücüne; diğeri sezgi, duygu ve hayal gücüne dayanır. Felsefe, doğruya ulaşmayı; sanat ise güzeli, estetiği aramayı kendine dert edinir.” tespitlerinde bulundu.

Necmettin Evci’nin “Söz ve Sessizlik, Türkiye’yi Yeniden Keşfetmek, Yarım Kalan, Yaşamak Öldürür Beni” başlıklarıyla okuyucuyla buluşan çok değerli kitaplarını olduğunu, aynı zamanda Ay Vakti Edebiyat Dergisi’nin yazarı olduğunu söyleyerek, “Necmettin Evci’yi kavramlar okyanusuna dalarak analitik düşünmenin yolunu işaret edecek konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyor, katılımınızdan dolayı hepinize şükranlarımı sunuyorum.” diyerek sözünü Evci’ye bıraktı.

Felsefe ve sanatın amacı; hikmet ve hakikati odaklanma

Sözlerini “Sanat veya felsefe, hangi konuyu konuşursak konuşalım, bu evren içinde ve dünyada konuştuğumuzu hep hatırda tutmalıdır. Ne ölçüde müteâl ilgilere yoğunlaşırsak yoğunlaşalım, bir yandan varlığımızın ve kavrayışımızın sınırlarını aşan, diğer yandan son tahlilde kendi idraklerimizin izin ve imkân verdiği ölçüde bir kavrayış ortaya koyuyoruz. Aklımız, idrakimiz kadar var oluyoruz.” değerlendirmesini yapan yazar Necmettin Evci, şöyle devam eti: “Bu noktada hakikat ve hikmete odaklanan düşünce ve tasavvurlarımız dinle, felsefeyle ilişkili olmak durumundadır. Bu sebeple din, sanat, felsefe ve bilimin tanımlanmasına ihtiyaç vardır. Bu ayrıştırmanın sağlıklı yapılmadığı durumlarda, yaklaşımlar sathi olmak durumunda kalacaktır. Meseleyi nasıl ele alırsak alalım son tahlilde kendi anlayışımız, gözlem ve idraklerimiz ekseninde konuşmak durumunda kalıyoruz, kalacağız.”

Felsefe, din, bilim ve sanat ilişkisi

Bütün disiplin ve öğretiler, bütün bilgi türleri, zaman içinde insan ve hayatın değişmesi, dönüşmesiyle beraber farklılaşan mahiyetler arz ettiğini belirten Yazar Evci, “Baştan dinî bilgi ve öğretiler içinde biçimlenen felsefe, bilim ve sanat, zaman içinde ayrışarak müstakil niteliklerini kazanmıştır. Bu tarihî realiteye rağmen bu bilgi alanlarının birbirinden bütünüyle bağımsızlaştığı söylenemez. Bunların birbiriyle ilgisizmiş gibi anlaşılmaları, modern dönemlerin, hususen de maddeci, pozitivist, bilimci etkilerini ihtiva eder.” yorumunu yaptı.

Otoritelerin egemenliğine hizmet eden din, sanat ve felsefe anlayışı

İhtisaslaşmayla birlikte indirgemeciliği tartışılmaz doğru olarak sunmanın, hakikatin bütüncül gerçekliğinin hükümsüz olduğu anlamına gelmeyeceğini söyleyen Evci, şöyle konuştu: “Belli ölçülerde ayrışmanın olduğu doğrudur ama dinle felsefenin, felsefeyle sanat ve dinin, son kertede hepsinin hâlâ derin ilişkilerle varlıklarını sürdürdükleri ve geliştirdikleri de doğrudur. Din her zaman olduğu gibi bugün de sanat ve felsefeyle doğrudan ve içkin ilişkiye sahiptir. Kimi tarihsel sapmalarla din, felsefe ve sanat, aslî yapılarından uzaklaştırılarak, özellikle siyasal otoritelerin kullanımına elverişli hale getirilmiştir. Aynı ölçüde sanat, felsefe ve dinin bu otoritelere karşı bir anlayış geliştirdikleri de bir gerçektir. Tarih boyunca otoritelerin egemenliğine hizmet eden din de, sanat da, felsefe de hep olmuştur, olmaya da devam edecektir. Ne ki, gerçek din, felsefe ve sanat, insanı özgürleştiren mahiyetiyle nitelik kazanır, özellikle İslâm söz konusu olduğunda bu böyledir.”

Din, sanat ve felsefenin ilk ortak yanlarının hakikati anlamaya dönük çabalar olduğunun altını çizen yazar Evci,  “Ne ki her bir bilgi alanının hakikati ve hikmeti kavrama usulleri de tonları da, katları da diğerinden farklıdır. Gereği gibi kavranamadığı için yanlış anlamalara ve anlatımlara yol açan noktalardan biri budur. Bu hususun iyi anlaşılması gerekir. Ayrıca sanatın da felsefenin de bireysel çabalarla icra edilen faaliyetler olduğu diğer ortak yandır. Esasen toplumda yaygınlaştırıldığı biçimin zıddına son tahlilde gerçek manada din de bireysel anlayış ve sorumluluklara dayanır. Ancak bu da ayrı ele alınması gereken bir konudur.” diye konuştu.

Hakikatin ortasına çekmek

Konferansını “Felsefenin aklı, doğru düşünme tarzını öne çıkaran diyalektik yöntem ve sürecine karşılık sanatın duyguyu esas alması, ayrışma noktasını oluşturur.” tespitleriyle sürdüren yazar Evci,  “Sanat, duyguları harekete geçirerek gerçeği algılama yolunu seçer. Bunu yaparken de ruhumuza, kalbimize dokunan bir sarsıntıyla insan özüne birdenbire nüfuz eder. Muhatabını en duyarlı yerinden ve en duyarlı zamanında yakalayarak hakikatin ortasına çeker. “ dedi.

Sanatçıların felsefecilerin boş bıraktığı alanı doldurması

Sanatın doğrularını, hayrete düşürerek ve şaşırtarak sunduğunu kaydeden yazar Evci, sözlerini şöyle tamamladı: “Hayat, insan, gerçeklik üzerine şaşırmalarımızla doğrulara yaklaşmanın zevkine varırız. Bu oluş veya oluşum tam manasıyla ve akli izahlarla açıklanmayabilir. Sanat bizde ruh durumları, duygular, yaşantılar oluşturur. Belki de bu yönüyle sanatçılar felsefecilerin artık boş bıraktıkları alanı dolduruyor gibidir. Yani sanatçılar bir anlamda farklı dil, usul ve yöntemlerle felsefecilerin, din adamlarının misyonunu üstlenmiş gibidirler. O sebeple felsefenin ve felsefecilerin sanat görüşleri kadar, sanatçıların felsefesine de duyarlı ilgi eksik edilmemelidir. Çünkü hayat ne sadece bilimden, ne sadece felsefeden ibarettir. Özellikle sanatçıların sanatlarını nasıl anladıkları, anlattıkları, sanat penceresinden dünyanın ve hayatın nasıl görüldüğü önemlidir, hep önemli olmalıdır. Felsefeye ilgisiz hayat sığ, derinliksizdir, sanata ilgisiz hayat yavan ve kurudur. İnsan varlığı sanat ve felsefe uğraşlarıyla zenginleşir, güzelleşir.”

Konferans katılımcıların katkıları ve  TYB Ankara Şubesi Başkanı Mehmet Sait Uluçay’ın teşekkür konuşmasıyla sona erdi.