Menü Kapat

TYB Ankara, Bu Hafta Ekrem Özdemir’i Ağırladı

TYB Ankara Şubesi’nde “Toprağına Yabancı Aydın” konuşuldu.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Ankara Şubesi, “Bir Kitap Bir Yazar” etkinlikleri kapsamında yazar Ekrem Özdemir’i konuk etti. Etkinlik, şube yönetim kurulu üyesi Banu Sancak’ın sunumuyla başlarken, açılış konuşmasını TYB Ankara Şube Başkanı Mehmet Sait Uluçay yaptı.

Konuşmasında katılımcılara teşekkür eden Uluçay, Ekrem Özdemir’in yalnızca bir Dostoyevski uzmanı olmadığını, aynı zamanda şehir ve edebiyat ilişkisini derinlemesine ele alan çalışmalarıyla TYB Ödülü’ne layık görüldüğünü belirtti. Özdemir’in, tamamen gönüllülük esasıyla üç ay süren yazar okulunda eğitmenlik yaparak önemli katkılar sunduğunu da vurguladı.

DOSTOYEVSKİ VE “TOPRAĞINA YABANCI AYDIN” ALGISI

Ekrem Özdemir, konuşmasına “Toprağına Yabancı Aydın” olarak tanımlanmaması gereken bir isim olarak Dostoyevski’yi ele alarak başladı. Yazarın, Çar’a karşı düzenlenmesi planlanan bir suikast girişimiyle bağlantılı olduğu iddiasıyla Petraçevski örgütünün üyesi olarak tutuklandığını ve idam cezasından son anda kurtularak Sibirya’ya sürgün edildiğini anlattı.

Sürgünde mahkûmlar arasında güçlü bir figür olan Petrov’un Dostoyevski’yi dışladığını, onu Rus halkının değil burjuvazinin safında yer almakla suçladığını belirten Özdemir, bu durumun yazarda “toprağına yabancı” olma hissiyatı yarattığını ifade etti. Ancak, cezasını tamamladıktan sonra Dostoyevski’nin büyük bir dönüşüm yaşadığını ve Petersburg’a bakış açısının tamamen değiştiğini vurguladı.

Özdemir, “İnsancıklar”, “Öteki” ve “Beyaz Geceler” gibi eserlerinde bu dönüşümün izlerini sürerek, yazarın şehre artık farklı bir gözle baktığını dile getirdi. “Dostoyevski, yalnızca bir edebiyatçı değil, milletinin, tarihinin ve kültürünün derinliklerine inen bir düşünce insanıdır. O, toprağından beslenen ve kökleriyle gurur duyan bir yazardır” diyerek yazarın kimliğini ve entelektüel duruşunu özetledi.

DOSTOYEVSKİ’NİN ESERLERİNDE DÖNÜŞÜM VE TOPLUMSAL ELEŞTİRİ

Konuşmasında Dostoyevski’nin roman karakterleri üzerinden de değerlendirmelerde bulunan Özdemir, intihar eden, cinnet veya buhran geçiren, sürgüne gönderilen ve öldürülen karakterlerin psikolojik derinliğine dikkat çekti. Aynı zamanda yazarın Petersburg’u önce Avrupa etkisinde bir şehir olarak gördüğünü, ancak zamanla bu bakış açısının değiştiğini belirterek, “Dostoyevski’ye kadar Petersburg Batılı bir kentti, ancak ondan sonra gerçek bir Rus şehrine dönüştü” dedi.

Dostoyevski’nin edebi yaşamında karşılaştığı zorluklara da değinen Özdemir, onun hem halk hem de aydınlar tarafından zaman zaman yüceltilip zaman zaman eleştirildiğini, hatta “edebî sivilce” olarak nitelendirildiğini söyledi. Tüm bu eleştirilere ve maddi sıkıntılara rağmen yazarın asla kaleminden ödün vermediğini, hatta çaresizlik içinde “Budala” romanını iki kez yakmasına rağmen yazarlık tutkusundan vazgeçmediğini aktardı.

“DOSTOYEVSKİ, RUSYA’NIN EN GÜÇLÜ TEMSİLCİSİDİR”

Etkinliğin son bölümünde, Özdemir, Dostoyevski’nin Rus kimliğiyle olan güçlü bağını şu sözlerle ifade etti:

“Eğer tüm Rus tarihi yok olsa, sadece Dostoyevski’nin eserlerinden yeni bir Rus milleti inşa edilebilir. İngilizler için Shakespeare, Türkler için Yunus Emre, İranlılar için Firdevsi neyse, Ruslar için de Dostoyevski aynı değerdedir.”

Özdemir, entelektüel bir yazarın taşıması gereken üç temel kriteri de şöyle sıraladı:

1. Okuyucuya “bunu daha önce düşünmemiştim” dedirtecek bir bakış açısı sunmak,

2. Güçlü bir iddia ve medeniyet tasavvuru ortaya koymak,

3. Ortaya koyduğu fikirlerin yaşanabilir, sürdürülebilir ve işlevsel olmasını sağlamak.

Dostoyevski’nin bu üç kriteri fazlasıyla karşıladığını vurgulayan Özdemir, yazarın hem Rus edebiyatında hem de dünya düşünce tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.

Etkinlik, soru-cevap bölümünün ardından, TYB Ankara Şube Başkanı Mehmet Sait Uluçay’ın Ekrem Özdemir’e katılım beratını takdim etmesi ve hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.