PASAKLI CİVCİV
Küçük bir ormanın içinde sevimli tavşanların, kedilerin, ördeklerin, köpeklerin ve tavukların yaşadığı bir kasaba varmış. Kasabadaki tüm hayvanlar birbirleri ile uyumlu bir şekilde yaşar, iş bölümü yaparak geçinirlermiş. Yavru tavşanlar, kediler, köpekler, ördekler ve civcivler okula gider okuldan sonra ise hep beraber oyun oynarlarmış. Ancak içlerinden bir civcivi hep dışlarlar, onu oyuna almazlarmış. Onunla alay ederlermiş bunun sebebi de diğerlerinden farklı görünmesiymiş. Aslında çok yardımsever ve merhametli olan civciv arkadaşlarına kendini anlatamıyormuş çünkü arkadaşları onu görünce kaçıyorlarmış. Bu duruma neden olay ise civcivin hiç yıkanmaması, diğer civcivlerin aksine kapkara olmasıymış. Kasabadaki yavru hayvanlar ona pasaklı civciv adını vermişler. Onu görünce etrafa koşar “pasaklı civciv geliyor” diye alay ederlermiş. Bu duruma çok üzülen pasaklı civciv mahsun bir şekilde ağacın altına oturur ve kendi başına oynarmış.
Günlerden bir gün yine pasaklı civciv arkadaşlarının her zaman oynadığı orman parka gitmeye karar vermiş. Tüm arkadaşları yine ondan koşup, alay etmeye başlarken yavru bir tavşanın düştüğünü görünce koşarak yardımına gitmiş ve arkadaşına “iyi misin?” diye sormuş. Tavşan biraz mahcup bir şekilde “teşekkür ederim, biraz bileğim ağrıyor.” demiş. Pasaklı civciv ona yardım ederek evine kadar gitmesine yardımcı olmuş. Gece yatarken tavşan aslında pasaklı civcivin çok iyi biri olduğunu ama neden bu kadar pasaklı olduğunu düşünüyormuş. O sırada pasaklı civciv ise tavşanın ona teşekkür ettiği anı düşünüp, nihayet bir arkadaşı olduğu için mutluluktan uyuyamıyormuş.
Ertesi gün pasaklı civciv koşarak tavşanın evine gittiğinde onun için bir havuç götürmeye karar vermiş. Evlerinin bahçesinde annesinin küçük bir bostanı varmış oradan en güzel havucu almış ve tavşanın evine doğru gitmiş. Tavşan onu mutlulukla karşılamış ve daha önce yaptıkları için ondan özür dilemiş. Pasaklı civciv ona hep bir gölün kenarına gittiğini ve orada manzaranın harika olduğundan bahsetmiş. Meraklı tavşan ise hemen oraya gitmek istemiş.
İkili gölün yolunu tutmuş, tam gölün kenarına geldiklerinde ise küçük, beyaz bir taş bulmuşlar. Gölün kenarında taşla oynarken taş köpürmeye başlamış. Taştan köpük çıktığını gören pasaklı civciv şaşkınlık içerisinde tavşana bakmış. Meraklı tavşan ve pasaklı civciv köpükler içinde kalmışlar. Aslında buldukları şeyin bir taş değil de sabun, olduklarından haberleri yokmuş. Daha sonra sabun gözlerini yakınca su ile yıkamaya karar vermişler.
“O da ne?” diye bağırmış meraklı tavşan. Tavşanın bağırmasına korkan pasaklı civciv panikle “ne oldu?” diye sormuş endişeyle.
-Haline baksana!
-Ne varmış ki halimde demiş pasaklı civciv.
-Artık tüylerin pasparlak ve rengin de diğer civcivler gibi demiş meraklı tavşan.
Gölün yansımasından kendini görev pasaklı civciv inanamamış!
-Bu ben miyim?
-Evet sensin arkadaşım. Artık çok güzel tüylerin var hem de mis gibi bir kokun demiş tavşan sevinçle.
Onu bir an önce parka götürüp diğer arkadaşlarına göstermek isteyen tavşan pasaklı civcivin elinden tutmuş ve koşarak parka götürmüş. “Hey millet, bakın kimi getirdim!” demiş. Parktaki arkadaşları onun pasaklı civciv olduğunu tahmin edememişler ve “kasabamıza yeni mi taşındın yoksa, ne güzel tüylerin, harika kokuyorsun…” gibi bir sürü övgüler saymışlar. Meraklı Tavşan “Hayır şaşkınlar bilemediniz, bu bizim pasaklı civciv.” demiş. Böyle deyince hiç kimse inanamamış ve böyle bir olayın nasıl olduğunu sormuşlar. Meraklı tavşan ve pasaklı civciv başlarından geçenleri bir bir anlatmışlar. Olanları hayretle dinleyen arkadaşları aslında pasaklı civcive haksızlık yaptıklarını düşünmüş ve ondan özür dilemişler. Ördek “Madem öyle senin adın artık mis kokulu civciv” olsun demiş. Bütün arkadaşları bu fikri çok beğenmiş ve onu da aralarına olarak oyun oynamaya başlamışlar ve meraklı tavşan ile sonsuza kadar hep yakın arkadaş olarak kalmışlar.
TUĞBA ALTUNDAŞ