Menü Kapat

Okuma Alışkanlığımız – Deneme

Okuma Alışkanlığımız

Okuma alışkanlık oranımız ülkemizde maalesef çok düşük yüzdelerdedir. Okuma alışkanlığı oranları bir ülkenin gelişmişliğini ve eğitim düzeyini gösteren en önemli göstergelerden biridir.

Okumak ve bunu hayata aktarmakta en büyük maksat hiç şüphesiz insanın kendini bilmesidir. Yunus Emre, bu gerçeği bir şiirinde şöyle dile getirmektedir:

İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır.

Okumak mükemmel insan olmanın en önemli etkenlerinden biridir. Çünkü insan bu dünyaya “İlimle mükemmelliği yakalamak için” gelmiştir. Kültürümüz okumanın gayesini “Kendini bilmek” olarak yorumlar. Buna bir anlamda mükemmel insan olmak yolunda atılan büyük bir adım diyebiliriz.

Yaşadığımız çağda insanlık büyük bir değişim ve dönüşümle yüz yüzedir. Bu büyük dönüşümün adı bilgi ve teknoloji çağıdır. Bilgi ve teknoloji çağını yakalamak, ancak onun zihniyet dünyasına açılmakla ve onu anlamakla mümkün olur. Bilgi toplumu olabilmenin yolu ilim zihniyeti ve kitap okuma alışkanlığına sahip medeniyetle açılabilir.

Bulunduğumuz coğrafya ve diğer gelişmiş coğrafyalara göre maalesef eğitim sistemimiz ve bunun sonucu teknolojik gelişmemiz ve sanayileşmemiz çok düşük seviyelerdedir.

Okuma alışkanlık göstergeleri sadece o ülkenin veya coğrafyanın eğitim sistemi profilini çıkarmamıza yardımcı olmaz aynı zamanda o ülkenin teknolojik gelişime açık olup olmadığını ve demokrasi kavramının tam yerleşip yerleşmediğinin de göstergesidir.

Ülkelerin okuma alışkanlık oranlarını en objektif olarak ülkelerdeki gazete sayılarından ve basılı tirajlarından öğrenebiliriz. Dünya sıralamasına giren ilk 10 gazeteden 5’inin Japonlara ait olduğu ulusal birçok konferans ve basılı yayınlarda dile getirilmiştir. Sıralamaya göre o gazeteler 15 milyon, 12 milyon, 5 milyon, 4,7 milyon, 4,5 milyon tiraja sahip. Daha sonra Almanya’dan, Çin’den, İngiltere’den, Amerika’dan vs. gazeteler sıralamaya dâhil oluyor ve milyonlarca satıyor.
Bir diğer ve önemli bir istatistiki bilgide şöyle ki, Dünya Gazeteler Birliği’nin (WAN) açıkladığı rakamlara göre 123 milyon nüfusa sahip Japonya’da toplam gazete satışı 70 milyon. Nüfusu bize biraz daha yakın sayılabilecek (82 milyon) Almanya’da toplam gazete tirajı 22 milyon. 300 milyon insanın yaşadığı Amerika’da 48 milyon gazete alınıyor. Türkiye’de toplam tiraj 5 milyon üzerine çıkamıyor.

Yukarıdaki istatistiki bilgilere bakarak şunu rahatça söyleyebiliriz ki Türkiye’de toplum büyük oranla gazete okumuyor, dolayısıyla dünya ve ülke gündemini takip etmiyor. Bunun birçok sebebi elbette var ama en önemlisi eğitim sistemimizde yıllarca çocuklarımıza okuma alışkanlığı edinebilecekleri şartlar sağlanamamış, okumaya özendirilmemiş ve iyi okur olmanın şartlarının öğretilmemiş olmasıdır.
Günümüz teknolojisinin baş döndüren bir hızla gelişmesi ve teknolojinin hayatımıza girme yaş oranının her geçen yıl daha aşağıya indiği bir dönemde yaşamaktayız. Bu hızlı gelişim özellikle basılı yayınlar dediğimiz kitap, gazete ve dergi basımlarını doğrudan olumsuz yönde etkilemektedir.
Yaş profili 30-40 yaşlarındaki insanlarımızın, öğrenimleri boyunca hep ellerinin altında olan ve hatta birçok ailenin alamadığı toplu bilgi kaynağı olan ansiklopediler şu anda kayboldu ve unutuldu. Daha önceki yıllarda her evde bulunan ansiklopediler çocuklar ve aileler için en büyük başvuru kaynağı olduğu için ne kadar çok önem arz ediyordu. İnsanlar maddi imkanları elvermese bile çeşitli yolar ile ( gazete kuponuyla, taksit ve ikinci elden temin yolu ,…) çocuklarının eğitimi ve öğrenme alışkanlıklarını edinebilmeleri için tedarik ediliyordu.

O günler çok çabuk unutuldu ve şu an yaşadığımız zamanda teknolojik atılımlar sonucu artık tüm bilgilere bilgisayarlar ve internet üzerinden kolayca ulaşılabiliyor. Bu teknolojinin bizlere sunduğu kolaylıklar ile maalesef ülke insanlarımızın ve özelliklede gençlerimizin okuma alışkanlık oranlarına olumsuz etkiler yapmaktadır.

Günümüz teknoloji çağında okumuyor sadece hazır teknoloji tüketiyoruz. Teknolojiyi okuma yönünde değil sadece eğlence ve sosyal iletişim aracı olarak kullanıyoruz.

Ülkemizde ki gazete ve kitap satış rakamlarının aşırı düşüklüğünü düşünür isek sanal âlem dediğimiz ortamlarda hızla artan yazı-düşünce web bloglarının nasıl hızla çoğaldığı ayrıca irdelenmesi gereken bir konu olarak önümüzde durmaktadır.

Okur olmak ve okumak insanoğlu için hayatını idame ettirmek gayesiyle yeme, içme, inanç gibi temel ihtiyaçlarından sonra gelen en önemli ihtiyaçtır. İnsanoğlu okuma ve öğrenme ihtiyacını ihmal ettiği sürece kendini eksik hissedecektir. İnsan ancak ilim tahsil ederek mükemmel hâle gelebileceğine göre okuma alışkanlığını geliştirerek ilim öğrenmekten başka çaresi yoktur.
Kitap okuma konusunda iyi bir eğitim görmeyen toplumların, rastgele kitap seçmeleri ve ellerine aldıkları her kitap karşısında mutlak teslimiyet duygusuna kapılmaları kaçınılmaz olabilir. Aşırı, düzensiz ve olumsuz şartlarda kitap okumak, hafızayı ve düşünce ahengini bozduğu gibi kişiyi de toplumdan koparabilir.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım iyi bir okur olmak adına yapılması gerekenleri önemli bir kaç başlıkla şöyle sıralayabiliriz:

– Okunacak kitap ve yazıda seçici olmalı,
– Okumada bir gaye ve amaç olmalı,
– Okuma esnasında sabırlı olmalı,
– Okunan kitabı ve yazarını iyi tanımalı,
– Okunan kitapta anlamadığın kelimelerin manasını öğrenmeli,
– Okurken anlaşılmayan konularda cevap verebilecek birine sormalı,
– Okuduklarınızı farklı ifade etmeye çalışmalı,
– Kitabı veya okunan yazıyı bitirdikten sonra özetini çıkar yada en azandan önemli gördüğümüz cümleleri not etmeliyiz.

Okuma alışkanlığımızı geliştirmek, iyi bir okur olmak bireyin olduğu kadar bulunduğu toplumun ve yaşadığı ülkenin geleceğini de olumlu yönde etkileyebilecek bir faktördür. Bunu göz önünde bulundurarak okuma alışkanlığı yüksek bireyler olmak için çalışmalı, geleceğimiz için çocuklarımızı iyi bir okur olarak yetiştirmeli ve onlara yol gösterici olup, ışık tutmalıyız.

 Şevket GÖLÜK