HABER: MUHAMMED IŞIK/TYB ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ
FOTOĞRAF: BANU SANCAK/TYB ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Ankara Şubesi, Türk edebiyatının ve milli mücadelenin ölümsüz ismi Mehmet Akif Ersoy’u anmak için anlamlı bir etkinlik düzenledi.
Şube Başkanı Mehmet Sait Uluçay’ın sunumuyla gerçekleşen “İstiklâlden İstikbale Mehmet Akif” başlıklı konferans, Akif’in hayatı, mücadelesi ve eserlerini kapsamlı bir şekilde ele aldı. Program, Uluçay’ın Taceddin Dergâhı’nda düzenlenen anma programına dair duygu dolu sözleriyle başladı.
TACEDDİN DERGÂHI’NDA HÜZÜNLÜ ANMA
Konferans, TYB Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Banu Sancak’ın, Mehmet Sait Uluçay’ın biyografisini okuyarak yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Ardından konuşmasına başlayan Mehmet Sait Uluçay, Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 88. yılı dolayısıyla düzenlenen geleneksel Taceddin Dergâhı anma programından bahsetti.
“Taceddin Dergâhı, Mehmet Akif’in kaleminden dökülen İstiklâl Marşı’nın ruhunu taşıyan kutsal bir mekândır. Her yıl burada bir araya gelerek onun hatırasını yaşatmaya çalışıyoruz. Ancak bu yıl değerli isimlerden D. Mehmet Doğan’ın eksikliğini hissettik,” diyen Uluçay, bu programın yalnızca bir anma değil, milli mücadelenin ruhunu hatırlama vesilesi olduğunu belirtti.
MEHMET AKİF VE DÖNEMİN FİKİR DÜNYASI
Uluçay, Mehmet Akif’in fikir dünyasını şekillendiren II. Meşrutiyet dönemine değinerek konuşmasına devam etti. 1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet’in, Akif’in yaşamında büyük bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Uluçay, bu süreçte Akif’in Sirât-ı Müstakim dergisini çıkararak fikirlerini geniş bir kitleye ulaştırdığını söyledi.
Sirât-ı Müstakim, İslam dünyasının meselelerine dikkat çeken yazılarıyla 183 sayı yayımlandıktan sonra Sebilürreşad adıyla yayın hayatına devam etti. Mehmet Akif, derginin başyazarlığını yaparak dönemin en önemli fikir liderlerinden biri haline geldi. Uluçay, Akif’in bu dönemdeki çalışmalarını şu sözlerle değerlendirdi:
“Akif, fikirleriyle bir milletin uyanışını sağladı. Yazıları ve vaazları, toplumun dirilişine öncülük etti.”
SANAT VE SİYASETTE EŞSİZ BİR MÜCADELE
Mehmet Akif’in yalnızca bir şair olmadığını, aynı zamanda büyük bir dava adamı olduğunu belirten Uluçay, Akif’in İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılarak fikirlerini siyasi alanda da eyleme dökme imkânı bulduğunu anlattı. Akif’in Müdafaa-i Milliye Cemiyeti ve Teşkilat-ı Mahsusa’daki görevleri de konferansta ayrıntılı bir şekilde ele alındı.
1913 yılında kurulan Teşkilat-ı Mahsusa bünyesinde, Osmanlı’nın Ortadoğu’daki birliğini sağlamak için aktif görev alan Akif’in, özellikle aşiret liderleriyle yaptığı görüşmelerle Osmanlı’nın tarafında kalmalarını sağladığı vurgulandı. Akif’in Şam’da Emevi Camii’nde verdiği hutbeler ve Medine’ye gerçekleştirdiği ziyaretler, onun yalnızca bir şair değil, aynı zamanda diplomatik bir lider olduğunu ortaya koyuyor.
MİLLİ MÜCADELEDE SEBİLÜRREŞAD VE MEHMET AKİF
Konferansın bir diğer önemli konusu, Mehmet Akif’in Milli Mücadele dönemindeki çalışmaları oldu. Akif, Sebilürreşad dergisini bağımsızlık mücadelesinin sesi haline getirerek halkı harekete geçirdi. Balıkesir’deki kahramanlık mücadelesinden etkilenen Akif, Zağnos Paşa Camii’nde verdiği vaazlarla halkı direnişe çağırdı.
“Mehmet Akif, Anadolu’nun direniş ruhunu yansıtan bir aynadır. Onun vaazları ve yazıları, milletin moral kaynağı olmuştur,” diyen Uluçay, Akif’in bu dönemde halk üzerindeki etkisini vurguladı.
BURSA’NIN İŞGALİ VE BÜLBÜL ŞİİRİ
Uluçay, Mehmet Akif’in sanatındaki derinliği Bursa’nın işgali üzerine yazdığı Bülbül şiiriyle örnekledi. Bursa’nın işgali sırasında Akif’in duyduğu acıyı şiirine taşıdığını belirten Uluçay, onun bu dizelerle milletin hislerine tercüman olduğunu söyledi.
“Bülbül şiiri, yalnızca bir ağıt değil, bir milletin feryadıdır. Akif, şiiriyle halkını ayağa kaldıran bir şairdir,” ifadelerini kullanan Uluçay, Akif’in mücadele dolu yaşamını özetledi.
CUMHURİYET SONRASI VE AKİF’İN UNUTULMUŞLUĞU
Konferansın sonunda Mehmet Akif’in Cumhuriyet sonrası dönemde yaşadığı zorluklara değinildi. Uluçay, Akif’in ölümünden sonra dahi sahipsiz bırakıldığını belirterek, D. Mehmet Doğan’ın şu cümlesini hatırlattı:
“İstiklâl Savaşı boyunca neler için mücadele edilmişse Cumhuriyetten sonra onlardan vazgeçilmiştir. Mehmet Akif de vazgeçilenlerdendir.”
Cumhuriyet sonrası dönemde Akif’in maddi ve manevi zorluklar içinde yaşamını sürdürdüğünü vurgulayan Uluçay, onun yalnızca bir şair olarak değil, milli bir kahraman olarak hatırlanması gerektiğini belirtti.
SONUÇ: MEHMET AKİF’İ ANLAMAK VE YAŞATMAK
TYB Ankara Şubesi’nde düzenlenen bu anlamlı konferans, Mehmet Akif Ersoy’un mücadele dolu hayatını ve eserlerini bir kez daha hatırlattı. Programın sonunda konuşan Mehmet Sait Uluçay, şu sözlerle konferansı noktaladı:
“Mehmet Akif’i anlamak, bir milletin bağımsızlık mücadelesini anlamaktır. Onu anmak, yalnızca bir şairi değil, bir dava adamını ve bir ruhu yaşatmaktır. Mehmet Akif, geçmişten geleceğe uzanan bir meşaledir.”