Büyür Bu İntihar Avuçlarımla Yüzümü Kapattıkça
Gövdem dağ başına asılmış
Sanki bir keder portresi.
Koynumda; ne gül rengi
Ne gök mavisi…
Zamanki
Göklerin sessizliğinden
Avcuma düşen bir kar tanesi…
Soluk mavi, eriyen bakış…
Bu revaklı bahçe, bu fısıldayan kış…
Ah, ıssızlığımız mıdır bu dünyanın
Göğsüne vurulan son nakış?
Vur karanlığı kanatlarından ey aşk!
Düşüp de toprağa temizlensin
Artık bu kâinat.
-camları kanatır zamanı-
İnsan denen ayna kırılmış.
Duramaz göğsümde
Bu ıslıklı oklar, bu kuş sesleri.
Yasım yasaların ölçüsünde!
Yüreğimde hep leşkerlerin
Ve şairlerin ayak izi…
Gel ey ruhumun kayıp huzmesi!
Yaşamak, üstümdekilerin en kirlisi.
Ruhumdur -karanlıklar içre-
Bu balıkçı teknesi.
Çeker sessizlikleri ardınca…
Safir kolyeler altında
Boynumda gizlice durur o yara.
Anla, kelimelerdir kanayan usulca…
Bu dumanlı iç çekiş…
Ben ve sallanan deniz
Ruhu diye bir gıcırtıyı taşıyan
Ölüler gibiyiz. Kalmadı
Ruhumuzdan konuşturulacak
Bir parça. İnan! Karanlığımızdır
Konuşan asırlarca…
Doğan Bekir Baran