Menü Kapat

TYB Ankara Şubesinde Uygur Edebiyatı Ele Alındı

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Ankara Şubesi, Türk Dünyası Edebiyatı etkinlikleri kapsamında “Uygur Edebiyatının Dünü, Bugünü ve Yarını” başlıklı bir konferansa ev sahipliği yaptı. Etkinlik, Uygur edebiyatının tarihsel gelişimini, modern, çağdaş, ve diaspora dönemini ve günümüzdeki zorluklarını derinlemesine ele aldı.
Konferans, TYB Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Banu Sancak’ın sunum ve takdimiyle başladı. Ardından TYB Ankara Şube Başkanı Mehmet Sait Uluçay açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Uluçay konuşmasında, Uygur edebiyatının Türk dünyası açısından önemine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Türk Dünyası Edebiyatı etkinliklerimizi gelenekselleştirdik. Bugün de Uygur edebiyatını konuşmak için bir araya geldik. Uygur halkı tarih sahnesinde önemli bir yere sahiptir. Ancak Uygur Devleti’nin yıkılmasının ardından Doğu Türkistan, Çin baskılarıyla karşı karşıya kalmıştır. Buna rağmen, anavatanlarından uzakta yaşayan Uygurlar bile kültürlerine ve edebiyatlarına sahip çıkmayı sürdürmektedir.”

UYGUR EDEBİYATININ 4 DÖNEMİ

Etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Mir Kamil Kaşgarlı, Uygur edebiyatının tarihsel zenginliğini ve karşılaştığı zorlukları ele aldı. Kaşgarlı, Uygur edebiyatını dört ana döneme ayırarak değerlendirdi: klasik, modern, çağdaş ve diyaspora dönemi.
“Uygurlar, Türk tarihine en fazla yazılı eser bırakan topluluklardan biridir. 8. Yüz yıla ait Turfan Mağara resimlerine bakıldığında daha o dönemde bile Uygurların tiyatro sahnelediği net bir şekilde görülmektedir. Klasik dönem Uygur edebiyatının en önemli eserleri arasında Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatit Türk ve Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eserleri bulunmaktadır” diye konuştu.

ÇİN BASKISININ GÖLGESİNDE UYGUR EDEBİYATI

Kaşgarlı, Uygur edebiyatının modern dönemde de önemli isimler yetiştirdiğini, ancak Çin yönetiminin bu edebiyatın gelişimine her zaman engel olduğunu ifade etti. “19. yüzyıldan itibaren modern edebiyat gelişmeye başlasa da, Çin, birçok Uygur yazarını şehit etmiş, baskılar nedeniyle edebiyatın gelişimine engel olmaya çalışmıştır. Doğu Türkistan’da kurulan ilk İslam Cumhuriyeti de bu mücadele dolu tarihin bir parçasıdır” dedi.
Kaşgarlı, 1949’da komünist Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal etmesiyle Uygur edebiyatının çağdaş döneme geçtiğini belirtti:
“Bu işgal sonrasında Uygur yazarların Çin karşıtı çalışmalar yapması neredeyse imkânsız hale geldi. O dönemde Uygurca kitap bulundurmak, hatta Kur’an-ı Kerim saklamak dahi yasaktı. Aileler kitaplarını evlerinde duvarları delerek saklıyorlardı.”

GÜNÜMÜZDE UYGUR EDEBİYATI

Mao’nun ölümünün ardından Çin’in kültürel baskıları bir süreliğine hafiflese de, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından baskılar yeniden artmaya başladı. Kaşgarlı, 2017 önce Uygur edebiyatının yeniden canlanmaya çalıştığını, ancak bu çabaların 2017 den sonra Çin yönetimi tarafından durdurulduğunu belirtti:
“2017’den sonra Çin, tüm Uygur edebiyatçıları toplama kamplarına kapattı. Ne durumda olduklarını bilmiyoruz. Çin, Uygur halkına karşı bir ‘Çinlileştirme’ politikası yürütüyor. Annem de toplama kamplarında hayatını kaybetti ve ölüm haberini ancak 11 gün sonra teyit edebildim.”
Kaşgarlı, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Bugün Uygur edebiyatı, Çin’in insafına bırakılmış durumda. Ancak bu zengin kültür ve mücadele ruhu, her türlü baskıya rağmen yaşamaya devam edecektir.”
Etkinlik, katılımcıların soruları ve tartışmalarıyla son buldu. Konferans, Türk dünyasının ortak kültürel mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılmasında Uygur edebiyatının önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

HABER: MUHAMMED IŞIK/TYB ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ

FOTOĞRAF: BANU SANCAK/TYB ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ